Hepimizin başına gelmiş, hayata karşı direncimizi yitirdiğimizi sandığımız anlar olmuştur. Pes etmek için çok ince bir sınır kaldığını hissettiğimiz böyle durumlarda kimimizin toparlanması epeyce uzun sürer. Kimi daha çabuk başarır bunu… Kimi ise pes eder ne yazık ki…
İşte Mevlana böyle anlar için Gönül Bağı denilen bir olaydan bahsediyor. Yani başka bir can ile kaynaşmamızın bu tür bunalımlara tek çare olduğunu söylüyor. Bu kaynaşmayı huzura ermemizdeki, sıkıntılarımızdan arınmamızdaki tek sebep ve anlam olarak görüyor. Ve bunu ifade ederken gönüllerimizin affetmek, hoşgörü, yumuşaklık, zarafet ve incelikler barındıran bir adres olduğunu, gönülden gönüle akan bir yol bulunduğunu ve bu yolu kullanmanın öncelikle huzura, sevgiye, dostluk ve kardeşliğe götürdüğünü vurguluyor.
Bu felsefeye göre gönül bağları oluşurken çıkarcılığa, sahte dostluklara, yalana yer yok. Bu şekilde yaşam bir başka anlam ve boyutta renk kazanıyor. En önemlisi gönül bağlarıyla kalıcı bir şekilde ruhlara temel atıp, kalıcı huzura ermemiz sağlanıyor. Yaradan ın varlığını hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan…
Kötü bir döneme girdiğinde ve her şey sana karşı gibi göründüğünde, bir dakika bile dayanamayacakmışsın gibi geldiğinde, SAKIN PES ETME… Çünkü işte orası gidişatın değişeceği yer ve zamandır.
Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür.
Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
Mevlana