Bir dumanla dolmuş dünya
Boğucu bir duman
El yazması bir kitapta
Bir hikaye okudum:
Bakırcılar bir zaman
Bir koca kazan yaptılar.
Bakırcılar gece oldu, evlerine gittiler
kazan kaldı dükkanda
Sabah ola, aşlar pişe
Sabah ola, o da gide
Bakırcılar gittiler
Kazan kaldı dükkanda.
Kazan bekler
Saatler geçer gece
Bir büyücü gelir girer içeri
Çalıp gider bu kazanı gizlice.
Issız bir dağ başında
Ateş yakar büyücü
Yanma ateşim yanma
Ateşin elinde mi?
İçinde tılsımlı su
Kazanım kaynama
Kazanın elinde mi?
Şeytan gelir, sorar
Kaynattığın kazana
Açlık, ölüm kattın mı?
Kattım.
Fitne, fesat attın mı?
Attım.
Kazan kaynar
Kaynadıkça kara kara
Bir duman çıkar
Duman gider dağlara.
Karşı yatan yüce dağlar
Eğilin de duman geçe!
Dağlar saf, çocuk gibi
Kötülük olduğun ne bile?
Dağlardan esen rüzgar
Dumanı iletin hele!
Rüzgar saf, çocuk gibi
Kötülük olduğun ne bile?
Duman aşar dağları
Azar azar
Şehirlere, köylere
Duman uzar.
Odalara, evlere
Duman sızar,
Gören gözler görmez olur
Duman girer kıvrıla kıvrıla
İnsanların kalplerine kadar.
Göz gözü görmüyor bu zamanda
Bu dumanı yok etmenin çaresi
Kitap yazmıyor.