Gidişinin ardından kaç gözyaşı devirdim
saymadım.
Kaç gece güne sarktı ve kaç bardak içtim gecenin karanlığından.
-Bir duble daha yalnızlık alabilir miyim?
Yeteri kadar sürdüm yorgunu yokuşa ve
iklimleri ters yüz edip kucakladım yazın ortasında kışı.
Üşüyor ellerim.
Mor kesti dudaklarımı kanamıyor.
Yıllar öncesinden kalma sözcüklerim haykırıyor defterlerimin arasından
silinmek üzere olan kurşun kalem izleriyle.
Silgiden yoksun sağ elim karalıyor tüm geleceğimin üzerini.
Sözcüklerin canı acıyor belli ki.
Gidişinin ardından mumlar yaktım gökyüzüne.
Kalın perdeleri çekip sayıyorum adımlarını
ve her seferinde mumların ateşinde gölgeleniyorsun.
Ne acı!
Sözcüklerim kadar sende kanıyorsun.