Avrupalılar, çayı 1609 yılında, Dutch India
Co. adlı şirketin Çin’den “çay” getirtmesiyle
tanıdılar. 1615 yılında Doğu Hindistan’da çalışan
Wickham adında bir İngiliz, evine yazdığı
27 Haziran tarihli mektupta, gönderdiği
çayları alıp almadıklarını soruyordu. Yaklaşık
yarım yüzyıl sonra, İngiltere’nin Change
Hill yöresinden Thomas Garraway (ya da Garway)
adlı biri, çay konusunda şunları yazıyordu:
“İngiltere’de çay, önceleri dört, bazen de
beş kiloluk paketlerde yaprak halinde satılırdı.
Gerek çok az bulunabilir olması, gerekse
fiyatının aşırı yüksekliği nedeniyle 1651 yılına
gelinceye kadar, ancak çok zenginler ve
soylular tarafından tedavi ya da keyif amacıyla
kullanıldı. Hatta bu dönemde çay, prens ve
prenseslere verilecek en değerli armağanlardan
biri olabilecek kadar kıymetliydi. 1651 yılında
ben Doğu’ya gidip gelen gezgin ve tacirlerden
biraz çay aldım ve nasıl yapıldığını da
onlardan öğrendim. Sonra, elimdeki çayı yarım
kilosu 50 şilinden sattım.”
1839 yılına gelinceye kadar, İngiltere’ye gelen
tüm çaylar, Çin kökenliydi. O yılın 10
Ocak günü, Hindistan’dan gelen sekiz kasa
Hint çayı, Mincing Lane’deki çay müzayede
salonunda açık artırmaya çıkarıldı. Yarım kilosu
16 şilinden başlayan açık artırma sonucunda,
çayların hepsini Yüzbaşı Pidding
adında biri, yarım kilosunu 34 şilinden satın
aldı.