Evrende varolan galaksiler, onları meydana getiren yıldızlar, gezegenler ve takım yıldızlarının ait oldukları evrensel dengeler; kendi içlerinde sistematik yasalarla sonsuzluğun içinde yerlerini almışlardır. Bu sistematik yasalar; özünde fizik, matematik gibi birçok bilimin içerdiği katsayılar ve kurallar çerçevesinde işleyişini sürdürmektedirler. Bu yasalar; büyüklüklerin incelendiği gözlem çerçevelerine göre farklılıklar içerse de, karşılıklı etkileşim prensipleri; varoluş-yokoluş temellerinde süreçlerin devamlılığını kararlı bir şekilde devam ettirmektedirler. İçinde yaşadığımız dünyamızda; tıpkı birbirine geçmiş halkalardan oluşan bir zincirdeki gibi, bu büyüklüğün içinde bulunmaktadır. Bunu küçücük bir taşın suda meydana getirdiği dairesel halkalara benzetebiliriz. Her bir oluşumu meydana getiren enerji atımlarının etkisi, bir sıra silsile ile diğer halkalarda kendisini gösterir. Bu noktadan hareketle; Evrendeki her şeyin enerji olduğundan yola çıkarsak, bu sonsuz varoluşların sürekli birbirleri ile etkileşim içinde olduğunun kabul edilmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Evrensel enerji spektrumu içinde, ihmal edilebilir bir büyüklüğe sahip olan kendi yaşamsal penceremiz, gerçekten dar bir enerji ekseninde sıkıştırılmış durumdadır. Bu dar alandan, ait olduğumuz evreni kavramaya çalışan insan beyni çözüm yolunda, çözümsüz labirentlerle karşı karşıyadır. İnisiyatifimiz dışında ve denetleyemediğimiz enerji hareketlerindeki etkileşimler karşısındaki meraklı çabalar; insanları gözlem ve kayıtlara yöneltmiştir. Bu gözlem ve kayıtların kendi içlerinde periyodik, anlamlı tekrarları ve etkiledikleri oluşumlar, geniş zaman dilimleri içinde insanlara ve yaşamlarına rehber olabilecek istatistiksel bilgi birikimlerine neden olmuştur.
Bu yüzden, olayların felsefi yaklaşımları; hep etki-tepki prensiplerinden yola çıkılarak, nedenlerin incelendiği ve sonuçlandırılmaya çalışıldığı zihinsel çabalar olmuştur ve olmaya devam edecektir.
Bunlar baz alındığı zaman, Evrende ve onun küçücük bir kopyası olan dünyamız ve yaşamımızda; her bir olay, her bir oluşum veya varoluş gerçekleştiği ayni anda, kendini sönümlendirmeye çalışan zıt bir kuvvetin meydana gelmesine neden olur. Bu karşıt güçler, uzun zaman ortalamasında ya dengeye gelerek varlıklarını sürdürürler, ya da dengeyi sağlayamadıkları anda başka varoluşları ortaya çıkarmak üzere sönümlenerek yeni enerjilere dönüşürler.
Dünya da, bu evrensel anayasanın bir üyesi olduğuna göre, diğer gezegenlerle sürekli bir etkileşim içindedir. (Örneğin; Uydumuz Ay?ın belli zamanlarında yeryüzündeki etkisi, denizler üzerinde neden olduğu değişimler, Güneş patlamaları ile oluşan güneş rüzgarlarının dünyamız üzerinde yarattığı iletişim sorunları, Görünür bölgemiz dışında kalan elektromanyetik etkilerin ve elektromanyetik kirliliğin organizmalar üzerinde ki etkileri gibi sayısız örnekler sıralamak mümkündür.) Bu nedenle, kaçınılmaz olarak dünya üzerindeki her bir üyenin yapılanmasında bu karşılıklı etkiler kendini gösterecek, temel yapı taşlarının şekillenmelerine damgasını vuracaktır.
İnsanlar yaklaşık 3000 yılı aşkın bir süredir, gezegenlerin ve yıldızların hareketleri ile sürdürdükleri yaşam arasında bir ilinti kurarak, belki farkında olmadan evrensel fiziksel yasalarla örtüşen kuralların temellerini atmışlardır. Bu gerçeklerden yola çıkarak şu sonuca ulaşılmaktadır:
ASTROLOJİ; Pozitif bilimlerin ışığında fiziksel ve matematiksel bağıntılarla belirlenen evrensel çekim kuvvetlerinin etkilerinden yola çıkarak, kendi yaşam çerçevemize göre çok uzun zaman dilimlerini içeren istatistiksel bilgi birikimlerini değerlendirmesi ile olayları yorumlaması ve uzun yıllar alan çalışmaları içermesiyle, kesinlikle falcılık olarak değerlendirilmemesi gereken bir daldır.
Dünya, gökyüzü sonsuzluğunda birçok gezegen ile her an değişen açısal kuvvetlerin etkisi altındadır. (Bir bilardo topuna vuruşlarınızın etkisinin, uygulanan kuvvetin açısına göre değiştiğini hepimiz biliriz. Bu örnekle açısal kuvvetleri gözünüzde canlandırabilirsiniz.) Toplam açısal kuvvetlerin kombinasyonu ve olasılık sayısı, kavrama kapasitemizi zorlayacak büyüklüktedirler. Bizim yaşam zamanımıza göre öyle büyüktür ki; yaklaşık 26.000 yılda bir, gezegenler dünyamıza göre ayni açısal kuvvetlerin uygulandığı noktadan geçmektedirler. Bu da demektir ki; 26.000 yıl aralığı içinde oluşan varoluşlar, birbirine yakın açısal kuvvetlerin etkisiyle meydana geleceklerdir.
Dolayısıyla binlerce farklı kombinasyonun harmanlandığı bir dünyada, her birimiz payımıza düşen etkiyle karşı karşıya yaşamımızı sürdürmekteyiz.
Evrensel Dengelerde Astrolojinin Yeri - Yorumlar
Yapılan Yorumlar
Tşkler paylasım için
Güzel oluş ELLerinize SağLık..
PayLaŞımLarınız İçin TşKLer..KeLebeğin FarkI :)
elinize sağlık paylaşımınız için tşkler
BENZER İÇERİKLERİlginizi çekebilecek diğer içerikler
Başak Burcu 31 Mayıs 2013
Aslan Burcu 31 Mayıs 2013
Yengeç Burcu 31 Mayıs 2013
İkizler Burcu 31 Mayıs 2013
SOSYAL MEDYADA BİZSitemizin sosyal medya hesapları
ÖNE ÇIKAN KATEGORİLER
FACEBOOK'TA BİZ
Hoşgeldiniz
kelebek.gen.tr – kelebek mirc - Tüm Hakları Saklıdır