Kahkaha

Bayıldım

Cool

Kızgın

Mahcup

Öğretici

Şaşkın

Suskun

Tatlı

Üzgün

Süper

Hayatta neler oluyor

Ana Sayfa » Serbest » Makaleler » Hayatta neler oluyor
Hayatta neler oluyor

Filleri nasıl eğitiyorlar biliyor musunuz? O güçlü kuvvetli hayvanlar nasıl oluyor da güçlerini kullanmayı unutup kendileri için sınırlanan alanların dışına çıkmadan yaşıyorlar ? Önce yavru filin ayağına boyu kısa kalın bir zincir takılıyor, büyüdükçe zincirin boyu yavaş yavaş uzatılıyor, cüssesine oranla zincirin kalınlığı zayıflıyor zayıflamasına ama bebekliğinden kalan ağır zincir hissi içine yerleştiğinden koparmayı düşünmüyor bile, annesinin yakın çevresinde dolaşan yavru fil gününü kendisine bahşedilen sınırlar içinde geçirmeye alışıyor. Yavru fil iyice büyüyünce zincir yerini ipe bırakıyor, zamanla ip çıkarılıyor. Ayağındaki nesnelerden kurtulan genç fil onca sınırlanmışlığın acısını çıkartmak şöyle dursun gene aynı yerlerde yaşamını sürdürmeye devam ediyor. Zincirin ulaşmadığı yerleri ancak zırdeli filler merak ediyor. Genç fil ayağındaki bağ hissinden hiç kurtulamıyor.

Ne zaman herşeyi yapabilirmişim duygusu ile içim dolup taşsa üstümdeki ağırlığın nedenini fil eğitimine bağlarım. Yaramaz ve akıllı bir çocuktum; hazırcevap ve uçarıydım; dikbaşlılığım kendini göstermeye başlayınca ailem fil eğitimine başlamış; bir isteğini yerine getirmediğim eniştem, çok sevdiğim dondurmayı almayacağını söylediğinde ?almazsan alma, alırsan da yerim? diyerek hem kendi bildiğimi yapmış hem de dondurmadan vazgeçmeyeceğimi göstermişim. Buna benzer çok anekdot var aile büyüklerinde. Anne ve babamın duruma el koymasıyla dikbaşlılığım yerini uysallığa, hazırcevaplığım bin düşün bir konuşa, uçarılığım ağırbaşlılığa, yaramazlığım da usluluğa dönüştü. Üstümden bir silindir geçti sanki. Hazmedemediğim bir dolu saçmalığı sindirmiş görünmekten rahatsızdım ama direnmek için hiç çaba göstermiyordum. Çocukluk büyüklere tabi olma sefaletiydi. Güzel çocuk, çirkin ve şişman bir genç kız oldu; içi dışına yansıdı, filleşti.

Sinemayı çok severdim; bir saatliğine bana uzak hayatları izlemek, onların içine dalmak hoşuma giderdi; Truffaut?nun 400 darbesini izlediğimde filmdeki çocukla neredeyse yaşıttım; onun yalnızlığından, büyüklerle olan iletişimsizliğinden, filmin sonundaki kaçışından çok etkilenmiştim; yıllar sonra aynı filmi tesadüfen toplu gösterilerde görmüş ve belleğimdeki izlerine şaşırmıştım. O yaşlarda sinema yönetmeni olmak isterdim, ama kimseye söyleyemezdim; herkes doktor, mühendis, öğretmen oluyordu; sinema yönetmenliği tanımadığım çevrelerin mesleğiydi. Üstelik üniversite eğitimi alabilmek bile zor ulaşılır bir olanak, neredeyse lükstü. Sinema yönetmeni olmak istiyorum desem gülerlerdi herhalde.

Gençlik yıllarım kimseden hiçbir şey istememek ve beklememek prensibini uygulamakla geçti; hayallerime destek ve cesaret verecek büyüklerin yaşamadığını öğrenmiştim. Onlar saatinin içine adımı kazımak, kocaman fotoğraflarımı duvarlara asmak şeklinde tezahür eden gösterişli sevgileriyle beni değil de Amerikan çocuk yıldızı Shirley Temple?ı seviyorlardı sanki, buldukları oyuncakla oyalanıyorlardı. Tek bildikleri fil eğitimini harfi harfine uygulamaktı, neler var bunun içinde: hayatı, özgürlüğü, uygun görülen sınırlar içinde yaşamak, kendine güvensizliği destekleyip beslemek, yeni ve farklı olan yerine denenmiş ve alışılmış olanı tercih etmek, bağımsızlıktan korkmak, kalabalığa uyum, yarın endişesiyle kendi gerçeğini değiştirememek, aynı fiziksel ve sosyal çevredelerde yaşamak, hayallerden korkmak?Başarılı oldular, aferin! Ne zamanki sevgili büyüklerimiz yavaş yavaş hayatımdan çıkmaya başladılar işte o zaman yetişkin oldum; bağımsızlığın taze havasını soludum. Ayağımdaki görünmez ip yüzünden ulaşamadığım yerlere uzanma cesaretini gösterdim. Kendi ölçülerime göre. Hiç kolay değil. Aile merkezliyiz; et tırnaktan kopmaz denir. Fil atasözü. Et tırnaktan kopmalıdır; civciv çıktığı yumurtanın kabuğunu beğenmemelidir, yoksa orda öylece oturması gerekir.

Aynı dertten muzdarip bir arkadaşımla sohbetimizde ailelerin, bizleri gerek yalnız bırakarak gerekse cesaret vermeyerek; sistemin sadık neferleri olarak verdiği zararları onlardan uzaklaşarak kısmen yokedebileceğimizi konuştuk. Ya sistem? İşte, sokakta, televizyonda, her yerde içiçe yaşadığımız; eti benim, kemiği benim, hatta iliği de benim diyen sistemin yanında aileler çok masum kalır. Ne yazık ki onunla nasıl başedeceğimizi bilmiyoruz.

Fil eğitimini küçüklere uygulamamakla ilk adımı atabiliriz belki. Bir umut.

Sibel Güven/2001

Genel Bilgiler

Hayatta neler oluyor - Yorumlar

YORUMLARINIZI PAYLAŞIN

 

Yapılan Yorumlar

BENZER İÇERİKLERİlginizi çekebilecek diğer içerikler

Yürüyen Merdivenler

Yürüyen Merdivenler 10 Mayıs 2011

Macera mı? Güven mi?

Macera mı? Güven mi? 24 Aralık 2010

SOSYAL MEDYADA BİZSitemizin sosyal medya hesapları

RASTGELE İÇERİKLER

Web Sohbet Güncellendi Türk Ceza Kanunu Ve Bilişim Suçları Ihlamur Bardak Asrın yeni hastalığı! Diziseverler Bu Sözlere Kulak Verin! Yassı tavuk

FACEBOOK'TA BİZ

Hoşgeldiniz

kelebek.gen.tr – kelebek mirc - Tüm Hakları Saklıdır