Sabah`ın o sessizliğinde horozların ötüşü ile uyanırdım.Güneş aydınlığını yeni hazırlıyordu sabaha..sabahları horoz sesinden sonra yatmak benim için yorgunluktu o zamanlar..Pijamalarımı çıkartıp üzerimi giyinirdim; benim sabah görevime gitmem gerekiyordu..
En sevdiğim sabah kahvaltımı almalıydım; anneme ben ekmek almaya gidiyorum der sonra 2 katlı ahşap merdivenlerden aşağıya inmeye başlardım.
Güzel bir yaz sabahıydı kuşlar ötüyordu cıvıl cıvıl hoplaya zıplaya merdivenlerden indim..Evimizin altında diğer kiracının ahırı vardı ilk oraya uğrar çok sevdiğim eşeği sever ineklere bakar öyle ekmek almaya giderdim..
Kurban bayramlarında ki ancak o zaman görebiliyoruz inekleri mis gibi tezek kokusu yayılır etrafa;
Ne bileyim o günler aklıma geliyor içinde büyüdüğün şeyi yadırgamazsın ya ben de tezek kokusunu yadırgamıyordum..
Sonra upuzun yürüyüş yıllar sonra o yürüyüşün ne kadar kısa olduğunu görmek çok farklı bir şey..Geçtiğim yol üzerinde boşa akan tatlı su çeşmeleri vardı orada elimi yüzümü yıkardım ferahlamak adına harika bir duygu idi.
Sabahları belediyenin kamyonları yolları sulardı toz kalkmasın diye etraf daha bir serinlerdi..Sulara basarak koşup yarı ıslak fırına ulaşmak ne müthiş bir şey..
Fırına geldiğimde ekmekler daha yeni fırından çıkardı saatini bilirdim çünkü ziyafetin adı sımsıcak ekmekti..Fırından içeri girince mis gibi ekmek kokusu yayılırdı içime çekerdim açlığımı bastırmak ister gibi; şimdi bile ekmeklerimi fırından alırım o kokuyu o anları yaşamak istercesine..
Şimdinin Trabzon ekmeği dedikleri ama bizim somon ekmeği dediğimiz çok büyük olmayan ekmek..En önemli kısmı onu eve taşımaktı.Annem bez bir torba verirdi onun içine ekmeği koyarlar sonra ben uf puf diye üflemelerle koşar adımlarla eve dönerdim..
Anne yetiş ekmekleri hemen al derim annem de imdadıma yetişirdi..Babam ekmeğin ortasını daire şeklinde oyardı bıçakla sonra saf köy tereyağını ortasına koyar kesilen ekmek kapağını sıkıca kapatır kahvaltıyı hazırlardık..İnanın o ziyafette benim payımın olması aldığım lezzeti daha da arttırırdı..Sonra çayla beraber orta kapak açılır çatallarımızla tencereye kaşık sokar gibi ekmeğin içini yerdik çayla birlikte müthiş olurdu.
Düşünüyorum o zaman hareketli bir yaşamım vardı babam dahi kilolu değildi.Ben şimdi yine ekmeğin sıcağına rastladığım da eve gelince hemen çabucak demlik poşeti ile çay hazırlarım..Ekmeği ah nerede o somun, klasik ekmeğin içine tereyağını koyarım ve yerim sonra gelsin kilolar..
Nerede kaldın ey memleketim
Ekmeğim,terayağım güzel muhabbetlerim
Dönüşü olmayan büyümelerim
Yine de güzel olur o günü düşünmelerim
Memleket Hikayelerim - Yorumlar
Yapılan Yorumlar
BENZER İÇERİKLERİlginizi çekebilecek diğer içerikler
Sınav hakkında 24 Aralık 2010
Yaşamın hikayesi 24 Aralık 2010
Dört kelebek 22 Aralık 2010
Gerçek arkadaş 14 Eylül 2010
SOSYAL MEDYADA BİZSitemizin sosyal medya hesapları
ÖNE ÇIKAN KATEGORİLER
FACEBOOK'TA BİZ
Hoşgeldiniz
kelebek.gen.tr – kelebek mirc - Tüm Hakları Saklıdır